90`lı yıllardan Kuzey Kıbrısa Azerbaycan`dan ilk yolculardan biriyim. Eşim, millet vekili Sabir Rüstemhanlı ile Kıbrısın Azerbaycan`da tanıtımı için çok çalıştık. Bu yolda saysız arkadaşlar edindik. Şerife Ünverdi, Meral Eroğlu, Latife Bilgin, Süheyle Küçük, Emete Gözügüzelli ve onlarla dava arkadaşlarımızla tanıştık bu yolda… Rauf Denktaş, Derviş Eroğlu gibi şahsiyetlerle beraber Azerbaycan-Kıbrıs alakalarınını geliştirmek için çabaladık. Ama bazı anılar var ki, sözle tarifi imkansız. Ben o anılardan birini bu gün-Kuzey Kıbrısın Cumhuriyet gününde paylaşmak isterdim.
Yıl 2008. Kıbrıs`dan gelen arkadaşlarla Kuba Soykırım Anıtındaydık. Türk Tarih Kurumu Ermeni Masası Başkanı – Kemâl ÇİÇEK, Yalova Asılsız Ermeni İddiaları ile Mücadele Federasyonu (ASEF) Başkanı – Şemsettin GÜRTEKİN, şimdi KKTC cümhurbaşkanı olan Derviş Eroğlunun Eşi – Merâl EROĞLU, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Milletvekili – Şerife ÜNVERDİ, Azerbaycan Dayanışma Derneği Başkanı – Timur SELÇUK. Televizyonçu yazar Nuriye Atabey.
31 mart 1918 Azerbaycan Türklerine karşı yapılmış soykırımla ilgili çeşitli programlar düzenliyor, bu konuda konferans veriyorduk. Ve programın Kuba kısmındaydık…
Kuba anıtı henuz bir kaç seneydi bulunalı ve tüm insan kemikleri gözler önündeydi…
Hepimiz duyğulanmıştık…
Bu zaman Meral Eroğlu Kuba anıtından toprak götürerek, bir poşete koydu. Burası vatan evlatlarının kanının aktığı yer… Elbet her vatansever için bu toprak kiymetli… Ama Meral hanım hepimizi ağlatan bir konuşma yaptı…
“Benim kardeşimi rumlar katletti. Hala bir mezarı bile yok. Aramadığımız yer kalmadı. Şehit olduğunu bilsek bile nerde olduğunu bilen yok. Denizemi attılar, yaktılarmı, yoksa toplu mezarda uyuyor, bilen yok. Bu toprağı kardeşim için alıyorum. Onun mezarını bulursam, bu vatan toprağını o mezara sepecem ki, kardeşim azerbaycanlı kardeşlerinin kokusu ile uyusun”.
Sanki bizi yere çivilemiştiler. Kimseden ses çıkmıyor, öylece dinliyorduk. Gözlerimiz konuşuyordu. Göz yaşları ortak şarkımızı söylüyordu…
Çünki Kuba`da da, Kıbrıs`da da, Karabağ`da da, Kerkük`te de öldürülenlerin tek suçu türk olmalarıydı…
Biz unutsak bile düşman hiç bir zaman bizim türk olduğumuzu biran bile unutmadı. Karabağ`da ermeniye bizi kırdıran gücler Kıbrıs`ta da rumları taşeron olarak kullandılar…
Asırlardan bu tarafa hep dış odakların hedefinde olan türkler baskı gördüler, devletleri yıkıldı, kendileri binbir zülüm gördüler. Ama her defasında ayağa kalkmayı bıldiler ve yıkılan devletin küllerinden yepyeni ve güclü devlet kurdular…
Kıbrıs bunun son örneğidir…
İngilizin, rumun, yunanın baskısı altında bir avuc kahraman türk direniş sergilediler…
Rauf Denktaş başkanlığında toplanan türklerin silahları bile yoktu…
En iyi silahlara sahib rumlar her gün katliamlar yaparak, türkleri bu yavru vatandan çıkarmağa çalışırken, Denktaş ve arkadaşları yalın elle mücadele verdiler…
Çok arkadaşını itirdi Denktaş…
Ama yılmadı…
Kıbrısın özgürlüğünü ilan edene kadar savaşdı…
“Aişe tatile çıktı” ve Kıbrısın mücadelesi tüm dünyanın ihanetine ve karşı çlkmasına rağmen Türkün zaferi ile sonuclandı…
Bu gün belki dünya kağıt üzerinde Kuzey Kıbrısı tanımıyorlar, ama tüm dünya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini bilir…
Varsın tanımasınlar, KKTC Türk Dünyası için bir vazgecilmezdir…
KKTC Türk`ün kalbinden onay almıştır, varsın dünya tanımasın, kaç yazar…
Bu gün KKTC`nin Cumhuriyet gününü kutluyoruzsa, bu Türk`ün zaferidir…
Cumhuriyetin kutlu olsun, Kuzey Kıbrıs…