Bizi İstanbula Şair sözünün ışığı götürmüştü. Geçtiğimiz yılın kasım ayında Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının kurucusu ve başkanı merhum Turan Yazgan hocamızı anma programından sonra, vakfın başkanı, Turan hocamızın oğlu Közhan Yazgan`ın odasında Türk Dünyasının çeşitli yerlerinden gelen müsafirlerle birlikte günün anlam ve önemini konuşuyorduk.
Ben, Sabir beyin 70. Yaş günü nedeniyle Azerbaycanda düzenleyeceğimiz şiir gecesinden konuşub, çıkaracağımız yeni kitabından söz açmıştım ki, Közhan bey ve Saadet hanım Sabir beyin 60. doğum gününü Turan hocamızın Vakıf bünyesinde çok büyük coşkuyla kutladığını hatırlattılar.“Sabir bey için bir Şiir gecesi düzenleye biliriz” dediklerinde, evim gibi bildiyim bu vakfın ve onun değerli başkanının bu vefa ve fedakarlığı beni çok duyğulandırdı. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin Kültür Daire Başkanlığından gazeteçi-yazar ve şair Özcan Ünlü da o sohbette vardı. Sobetimize müdahil olub, “Belki, TDAV ile İstanbul Büyük Şehir Belediyesi beraber yapsın bu geceni?! Canımız Azerbaycan`dan olan Sabir Rüstemhanlı Türk milletinin şairidir” dedi.
Tabii ki, böyle bir teklif bizi çok mutlu etti ve hemen işe koyulduk. İlk önce Sabir beyin bir şiir kitabının hazırlanması için şiirlerinin Türkiye türkçesine uyarlamak gerekiyordu ve bunun için Mayis Alizade beyden yardım istedik. O da hemen elini yüreğinin ve gözünün üstüne koyarak işe başladı. Böylece, uzun ve çok dikkat taleb eden bir süreç başladı ve neredeyse bu işe beş ay zaman ayırdık.
Nihayet o büyük ve anlamlı gün geldi. Tarih 14 Mayıs 2016 İstanbul Fateh Kültür Merkezinde toplandık. Azerbaycandan ve Türkiyeden seçkin bir grub aydın bizimle beraberdi. Millet Vekili Rafail Hüseyin, eski eğitim bakanı Firudin Ağasıoğlu, Ege Universitesi öğretim üyesi, Prof. Dr Yavuz Akpınar, Marmara Universitesi öğretim üyesi, Prof. Dr Gülşen Alışık, Azerbaycan`ın ünlü “Savalan” grubu ve sanatçı Elçin Ceferov davetliler arasında idiler. Resmi açılıştan sonra Sabir Rüstemhanlının edebi kişiliğine ithaf olunmuş ilmi panel başladı, paneli Özcan Ünlü yönetiyordu. İlk söz Rafael Hüseynin idi. Elm ehlinin konuşması bir başka oluyor. Rafael bey sanki konuşmuyordu, şiir söylermiş gibi Sabir Rüstemhanlını anlatıyordu. Salonda her kes nefesini tutarak, o konuşmayı dinliyordu. Gülşen Alışık hocamız ise Sabir beyin edebi hayatının, onun “Orhun’la Görüş” esrinden örnek getirerek konuşmasına başladı.
Kimsenin önünde diz çökmeyen Şairin türk sözü yazılmış bu taş kitabe`nin önünde saygı ile eğildiğinden söz etti. Sabir Rüstemhanlı şiirlerini ince detaylarına kadar anlatan Gülşen hocamızın her defa “Türk” dediğinde sesinin titreyişi kalbimizi de titretti…
Sabir Rüstemhanlının kadim dostu Yavuz Akpınar, şairin edebi kimliği ile beraber vefalı bir dost olduğunu ve onunla bağlı çok anılarını, bu anıların içinde ise unutamadıkları her ikisinin de dostu olan İbrahim Bozyelin özel bir yeri olduğunu bir daha hatırlattı. Yavuz Akrınar, Sabir Rüstemhanlının “Vatan” ve “Sağ Ol Ana Dilim” şiirini anlatarak Sabir beyin eserlerinin önemini bir daha gözler önüne serdi.
Firudin Ağasıoğlu Sabir beyin siyasi kişiliyini ve Azerbaycanın bağımsızlığının kazanılmasında verdiği mücadilenin ve bu bağımsızlığın mimarlarından biri olduğunu anlattı. Panelden sonra Savalan grubu ve sanatçı Elçin Caferov şairin sözlerine yazdıkları eserleri seslendirdiler.
Tam üç saat otuz dakika davam eden bir program, salonu sona kadar terk etmeyen bir izleyici kütlesi ve finalda Sabir beyin sahne alıb şiir okuması ilə bir an gibi geçti getti ömrümüzden ve çok büyük zevkle yorulmadan dinledik.
Tüm bunları detaylı anlatmamın sebebi var, istedim ki, bu güzel günü Türkiyemizde bize yaşattıkları için onlara müteşekkir olduğumuzu bilsinler. Biz verdiyiniz bu emekleri hiç ama hiç unutmayacağız. On bin tirajla yayınladıkları o nefis şiir kitabı sizlerin Türk şairine ve Türk sözüne verdiğiniz değerdir.
Özellikle, bu geceye çok büyük emek sarf etmiş söz adamı, kalemin ustası, titrek kalbinden süzülerek gözlerine dolan, gözlerinden yüzüne ve parmaklarının ucundakı kaleme yansıyan güzel şiirlerin yazarı, Türk milletine sevdalı Özcan Ünlü beye çok minnettarım. İstanbul Büyük şeher belediyesi başkanı Kadir Topbaş`a, İBB Kültür Daire başkanı Abdurrahman Şen`e, Türkün yuvası, evi olan kışın soğuğunda dondukta ısınacak bir ocak, tutunacak bir dal olan Türk Dünyası Araştırmaları Vakfına ve onun saygıdeğer başkanı Közhan Yazgana, bu türk ocağının en vefakar ve sadakatlı üyesi, benim kadim dostum Saadet Pınara, Vakfın tüm çalışanlarına, teşekkürlerimi sunuyorum. Bu gün için Azerbaycandan İstanbul`a kızı Fatime ile beraber gelmiş sevgili dostum Melahet hanım Kurbanovaya, özellikle basının organize edilmesinde ciddi emekleri olan gazeteci-yazar Agil Alasger`e, Ramal Hüseynov`a, Ayşe Gönen`e ve Hürriyet gazetesinin yazı işleri müdürü Doğaner Gönen`e, Namike, Aygün`e, Aydan`a, Elçin`e, bizi hiç yalnız bırakmayan, yanımızda olan oğlum Cemil Rüstemhanlıya, o geceni tarihe geçiren Bengü Türk Tv’ye ve genel yayın yönetmeni sevgili Murat İde`ye sonsuz teşekkürler…
İyi ki, varsınız…
Ve sonda 20 mayısta doğum günü olan Koca Türk, Sen ki, bir Nur misali, yüreğini yaktın ya, ben yanmasam karanlıklar aydınlanmaz dedin ya,Türk Milleti zalime boyun eymez deyib, Hürriyet ateşini “Ömür” Kitabıyla bir ömre bedel yaptın ya, Oğuz Hanla oğuzlanarak Türkün yüzünü Allah’a çevirdin ya, Genceli Cevat hanı Şeyh Şamile yoldaş yaptın ya, sen ki,Hatai Yurdunda, Difai Harekatı kurdun ya, gurbetteki Gence kapısını buldın ya, “Sağ ol ana dilim” yazdın ya, ruhları didergin olan şair Hadiler için “Şair Ve Şer” dedin ya ve Zaman Benden Geçer’le “Derde Eyilme”din ve Atamın Ruhu diyerek saflaşdın ya…
Sen ki, yüzlerle şiirin yazarı, Sen ki,dünyanın bir çok yerinde 45’den çok kitabı yayınlanan Koca Türk, Türk Milliyetcisi, Türk Sevdalısı, Sözünün bir kelimesi yaşayan yurtları yurt, dağları ordu bilen bir koca yürekli adam, seni yüz yaşa, tamam mı?
Allah’ım seni sevdiklerine bağışlasın! Amin!
Sen Türkün hafızasında her zaman var olacaksın. 30+30+10 yaşını kutlayan Koca Türk!…
Nice mutlu senelere hep beraber…